Gezgin Kitap Kardeşliği Okuma Etkinliği #2 Buraya Kadarmış 2. Gün Kitap Yorumu
Merhabalar!! Etkinliğin ilk yorumlarından biriyle karşınızdayım. Her ne kadar
kitabı günler öncesinden bitirmiş olsam da daha biraz önce bitirmişim gibi
hissediyorum. Bu kadar aklımda kalmasının nedeni sanırım kitabın
gerçek bir olaydan esinlenerek yazılmış olması. Kitabın her sayfasında bunlar
benim de başıma gelebilirdi, zavallı çocuk nelere katlanmak zorunda kalmış
diyorsunuz. Elbette böyle olaylar çok fazla ama insan önüne getirilene kadar fark
etmemeyi seçiyor…
Kurban olmaman gerekir, çünkü bir kez oldun mu, aklının sana pek bir yararı
dokunmaz.
– Sayfa 10
Eğer herkes sizin katil olduğunuzu düşünse ne
yapardınız? Alex daha 14’ünde varoşlarda yaşayan bir çocuk. Daha önce yaptığı
vukuatlar elbette var ama şimdiki öyle ufak tefek bir şey değil. Onu yaşlı bir
bayanı öldürmekle suçluyorlar. Üstüne üstlük bütün deliller de
Alex’i işaret ediyor. Hem de büyük oklarla. Kadının evinde içtiği bardaktan
tutun, çekmecesinden aşırdığı paranın seri numarasına kadar. Ne yapması lazımdı
ki? Alex’in, eşyalarını evine kadar taşıyınca ona para vereceğini sanıp
kıytırık bir meyve suyuyla yetineceğini mi sanmıştı?! O da ilk fırsatta
çekmeceden parayı yürütmüştü. Nereden bilebilirdi kadının seri numaralarını not
aldığını ya da öldürülünceye kadar dövüleceğini ve suçunun da kendisine
kalacağını?
"Yaşamımızın resmini
çizecek olsam gri kullanırdım. Yok, tamam, sadece gri değil. Biraz siyah da
kullanırdım. Azıcık da kahverengi.”
– Sayfa 14
Daniel Höra’nın gerçek bir olaydan uyarlanan bu kitabı
insanların suçu kanıtlanana kadar masum olduğunu yüzümüze çarpıyor adeta. Tabii kötü
olaylar karşısında yanımızda duran gerçek dostlar ve her daim bizi bırakmayan
ailelerimizin de önemini güzel bir şekilde anlatıyor kitap.
-spoiler-
Ben böyle her kitaba ağlamazdım?! Ne oldu bana? Hani
desem duygusallaştım, yok yani yine aynı benim… Her neyse bu kitapta da
duygulandım, ağladım falan. Ne yapabilirim? Amma sorun sordum ben de. Ağlamamın
sebeplerine gelelim. Alex ve babasının onu destek çıkması, ne olursa olsun sen
benim oğlumsun, seni terk edeceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun konuşmaları ister
istemez insanı duygusallaştırıyor. Bir diğer mesele ise kitabın sonu. Dikkat
katili söylüyorum. Meğersem bu yaşlı kadının damadının kumar borcu falan
varmış, para istemeye gidince ve karşılığında hiçbir şey alamayınca
sinirlenmiş… Ellerin kırılsın…
Alex bunu nereden öğrendi diye sorarsanız, baktı kimse
onun suçsuz olduğuna inanmıyor arkadaşlarıyla katili aramaya karar verdi. Çok
iyi yaptı yapmasına ama az kalsın canından oluyordu. Damat, Alex’in bunu
öğrendiğini anlayınca onu yakaladı, boynuna bir ip doladı, çantasına da taşları
koyup onu nehirde boğmaya çalıştı. Sonuçta kimse öğrenemeyecekti, intihar süsü
de verdi oh ne ala!
Burada ikilemde kaldım. Çünkü bir an gerçekten
öleceğini düşündüm Alex’in. Ama öyle olmadı ve o kurtuldu. Ben de başladım
ağlamaya. Eğer ölseydi ağlamazdım sanırım, yani daha çok mutluluk gözyaşlarıydı
benimkiler…
-spoiler-
Kitap çok akıcı, sade bir dille yazılmış ve insanı hiç
sıkmıyor. Anında bitiverdi kitap. Öneri kitap listeme yeni bir kitap daha
eklendiğini mutlulukla söylemek istiyorum. Böylece de yazımın sonuna gelmiş
bulunduk. Keyifli okumalar.
0 yorum