8.Gezgin Kitap Kardeşliği ile Blog Turu Kader Ağları 4.Gün: Kitap Yorumu
Aye! Yeni turumuzla herkese merhaba. Bu seferki
kitabımız tarihi aşk romanlarından. Duyunca ne kadar sevindim anlatamam. Tarihi
aşk dendi mi benim kafa duruyor. İlla okumam lazım...
Tabii sevincimi bir resimle açıklamak daha kolay
geldi. Şimdi öncelikle kitap tanıtımını yayınlayacağım. Çünkü şapşal ben
yayınlaya basamamışım, basmış zannedip bir de sayfayı kapatmışım... Neyse
affedersiniz siz beni bu seferlik. Buyurun kitap tanıtımı ondan sonra da kitap
yorumum sizlerle.
Aye, hadi yoruma başlayalım. Kader Ağları’nda
karakterimiz yakışıklı mı yakışıklı, güçlü, dediğim dedik, kendini defalarca
kanıtlamış bir Normandiyalı? Yok Viking? Kelt? En iyisi İskoç diyeyim ben size.
İskoç kanı taşıyan kendini 14 yaşında savaşarak kanıtlamış Waryk yani Laird
Lion, kralın şampiyonu. Diğer kitaplardan hatırladığım kadarıyla çok önemli bir
mevki bu.
Kitabımızın başı,
Waryk'ın bu adı nasıl aldığını anlatıyor, daha çok tarihi bilgi içeren bir
bölüm. Bu sayede o zamanla ilgili daha iyi bilgiler edinmiş oluyoruz.
Daha sonra uzun
yıllar geçiyor. Güzeller güzeli - tanrıça güzelliğinden bahsediyorum burada -
herkesi büyülemeyi başarabilen, asi, kendi kararlarını kendisinin vermesi
gerektiğini düşünen kızımız Mellyora sevgili babasını kaybediyor. Bunun üstüne
kendisine çok önemli, stratejik konumuyla herkesin elde etmek istediği
topraklar kalıyor. Tabii bu toprakları kendisinin yöneteceğini düşünüyor. Bu
konuda kralla konuşmadan önce ona bağlılık yemini ediyor.
Vaftiz babası yani İskoç kralı ise
Mellyora için çok önemli planlar düzenlemiş bile. Kızın topraklarını Waryk'a
vermek de bunlar arasında. Tabii en büyük ödülü unutmamak lazım: Mellyora'nın
kendisi... Anlayacağınız üzere Waryk hem önemli topraklara sahip oluyor hem de
herkesin peşinde koşturduğu bir peri kızına.
Gel gelelim şöyle
bir durum var. İkisi de evlenmek istemiyor! Ama kral bir kere konuştu mu kim
ona karşı gelebilir ki? Warky bu konuda daha mantıklı düşündüğünden
evliliğe ikna oluyor. Tek sorun Mellyora'nın buna kesinlikle karşı çıkması. O
kendi topraklarını kendisinin yönetmesi gerektiği görüşünde. Güçlü kadın karakterleri hep sevmişimdir. Her denilene evet demeleri, kendilerini sadece süs bebeği kıvamına sokmaları pek hoşuma gitmiyor açıkçası. Asi olacak, her denilene cevap verecek, laf sokacak işte tam benlik o kitap.
Gerektiğinde kendisini korumayı da becerecek elbet. Her ne kadar Mellyora sürekli kılıç kullanıyorum dese de, işin gerçeğine bakacak olursak iri yarı İskoçlulara karşı pek bir şansı olmuyor. Ama bu demek değildir ki kendini koruyamıyor. Birçok sefer kitapta sizinde şahit olacağınız gibi birazcık fazla cesaretle kendini korumasını biliyor.
Bu arada evlilik konusunda - en azından kız bırakın da kimle evleneceğine karar versin - ne kadar Mellyora'ya katılsam da karşımda Warky gibi biri olsaydı bu görüşümü koruyabilir miydim bilemiyorum...
Resimde de görüldüğü üzere koruyamazmışım...
En sonunda
topraklarının elinden gideceğini öğrenince kabul ediyor bu evliliği kızcağız.
Eh tüm olaylarda bundan sonra başlıyor zaten...
0 yorum