Harmony Clean Flat Responsive WordPress Blog Theme

Kitap Yorumu: Olur Böyle Boktan Şeyler - Rick Springfield

19:22 Keiradaisy 0 Comments Category : , , , , , , , ,

olur böyle boktan şeyler parodi
Kitabın ismi ilginizi çekti değil mi? İtiraf edeyim okuduğum ilk Parodi Yayınları kitabı “Olur Böyle Boktan Şeyler” oldu. Karanlık Zihinleri almayı planlıyordum zaten ama şansıma bu oldu. Kitaba başlarken okuduğum yorumlar neticesinde kitabı ya seveceğimi ya da nefret edeceğimi düşündüm. Bilin bakalım n’oldu? Sevdim ben bu kitabı!

“Ah, Tanrı eğer varsa mutlaka pislik bir yanı vardır diye düşünürdüm hep.”
“Pislik mi?”
“Nasıl bir tanrı, arkasına yaslanıp dünyanın böyle berbat bir hâle gelmesine izin verir ki?”
“Bir düşüneyim… Pislik bir Tanrı mı?”
“Kesinlikle. Eğer Tanrı bu kadar duyarsızsa…”
“Bu kadar pislikse…”
“Doğru. Beni kendi iyiliğim için dertlerimden kurtarmayacak kadar pislikse günahlarımdan dolayı neden beni çarpmasın ki? Bunu yapmayı çok sevdiği belli.”

Daha sevecek miyim acaba diye düşünürken kitabın yarısına geldim. Kitabı okurken bir sonraki sayfada ne olacak acaba diye düşünüp duruyorsunuz. Konunun geleceği noktayı merak ediyorsunuz. Kitabın devamı vardır umarım çünkü merak içinde bıraktı beni ve devam kitabının konusu da çok güzel olur bence.

“Aradığınız ücretsiz hatta bulunduğunuz bölgeden erişilememektedir. Bu kayda yanlışlıkla ulaştığınızı düşünüyorsanız lütfen numarayı kontrol edip tekrar arayınız.” Hiç şaşırmadım. Görüşmeyi sonlandır butonuna basıyorum. Ama basmadan hemen önce operatörün mesajının sonunda ‘göt herif’ dediğini mi duyuyorum ne?
Geç olduğunu biliyorum ama yine de bir bara gitmeye karar veriyorum. Yemek servisi olan bir bara…

Kitap intihar kararı vermiş Bob’u çaldığı bir kitapta bulduğu numarayı aramasıyla başlıyor. Aradığı kişinin Tanrı olması ve onun hiçte beklediği gibi biri olmaması, telefondakinin ona şaka yaptığını düşünmesine neden oluyor. Ama telefondaki kişi Bob’u ne kadar sinir ederse etsin, kimsenin hakkında bilmediği gerçekleri de bir bir sayabiliyor. Tabii bu olay Bob’un delirdim mi acaba diye düşünmesine neden olmuyor değil. On Emir filmindeki beyaz saç olayı da buna dahil.

(Bip, bip, bip, bip, bilibili, bip, blip, bilibili,bip!)
“Alo?……….. Alooooooooooooo!”
“Aa… şey… Tanrı mı?”
“Aynen zıvaynen.”
“Ah, harika. Tanrı ‘aynen zıvaynen’ diyor, öyle mi? Ne bu böyle? Sadece dokuz doksan dokuza ruhunu kurtarmayı vaat eden 800’lü hatlardan biri mi yoksa?”
“Sagaçmagalagamaga.”

Bob ve bir şekilde hemen kaynaştığı iki kişiyle beraber olayın peşine düşüyorlar. Kitabı şimdiki zaman, Bob’un geçmiş hatıraları ve Tanrı’nın düşüncelerinden okuyoruz. Her bölümün yazı tipi farklı ki bu hangi zamanda olduğunu gördüğümüz anda anlamamızı sağlıyor. Şimdiki zaman kadar Bob’un geçmişini okumak da merak uyandırıcı ve biraz üzücü bir durum. Araya serpiştirilmiş resimler de çok hoşuma gitti.

Saat gece on bir. 32 yaşındayım, yeni boşandım, işimden nefret ediyorum, patronum Voldermort’un muhtemelen daha şişman ve daha aptal olan erkek kardeşi, 1216 Kuzey Detroit Bulvarı, Apt 213, Hollywood’daki pansiyonumda yalnızım, omuzlarımı tıraşlayıp beni sevecek birinin hasretiyle yanıp tutuşuyorum (bu sırayla olması şart değil), kendime fena hâla acıyorum ve az önce Yüce Tanrı’yla sohbet ettiğimi düşünüyorum.


Tabu haline gelen Tanrı’yı ele aldığı için biraz önyargılı yaklaşabilirsiniz kitaba ama çekinceleriniz olmasın hiçbir aşağılama yada bu ne ya diyebileceğiniz bir şey yok. Kitabın ismi zaten çok çekici ama ne diyebiliriz ki ‘shit happens’. Kitabın isminin mantıklı bir açıklaması var. İnanılmaz Titreşim olsaydı kimse elini sürmezdi diye düşünüyorum kitaba. Bu arada unutmadan yazarımız Rick Springfield. Kendileri oyuncu, şarkıcı, yazar. En sevdiğim şarkısı ise Jessie’s Girl’ü dinlemenizi öneririm.

“Yeryüzü gibi bir dünyanın üstün sınıfı nasıl olur da gezegenlerinin kendileri gibi canlı olduğunu anlamaz? Mükemmel bir varlık olmasaydım muhtemelen çok öfkelenirdim.”

RELATED POSTS

0 yorum