Harmony Clean Flat Responsive WordPress Blog Theme

Kitap Yorumu: Kötü Prensesler - Linda Rodriguez McRobbie

21:28 Keiradaisy 0 Comments Category : , , , , , , ,



“HER KIZ HAYATININ BİR DÖNEMİNDE
KENDİNİ PRENSES ZANNEDER.”
Her küçük kız mı? Pek sayılmaz.

Bu kitabı okumamın üstünden haftalar geçmesine rağmen - evet artık iki haftayı geride bırakmış olmam lazım- daha yeni yorumu giriyorum. Yeyyyyy! Keşke yorumları da kitapları bitirdiğim hızla girebilsem ama çok tembelim. Bunu biliyorum ve itiraf ediyorum.

Küçük çocuklar yetenekleri, zekaları ya da liderlik özellikleriyle değil de fiziksel özellikler, zenginlik ve güçlü erkek karakterlerle kurdukları ilişkilerle güç kazanacaklarına ve toplumda önemli bir yere sahip olacaklarına dair yanlış bir inanca kapılmaktadır.

Her zaman masallara takıntılı olmuşumdur, kesin bunu başka yazılarımda da belirtmişimdir. Ama sonradan uyarlanan çocuk masallarına değil bu takıntım, orijinal hallerine. Çocuklara masal yerine geçsin diye düzenlenmeden önceki karanlık versiyonlarına hastayım. Her ne kadar masallar desem de bu kitaptakiler gerçek prensesler. Bir zamanlar yaşamış, bazıları nedensiz bazıları da haklı olarak dışlanmış ya da herkesi yenerek, aklını ve kimi zamanda fiziksel gücünü kullanarak tahta çıkmış prensesler bunlar. Yani okuduğumuz şey hikaye tadı verilmiş bir biyografi kitabı. Tabii yazarın kendi görüşleri de kitapta bulunmakta. Bunun nedeni de basit aslında. O zamanlarda iyi karşılanmayan kadın figürü erkek tarihçiler tarafından az da olsa değiştirilerek yazılmış. En azından yazarın görüşü bu yönde.

Belki masalların beklenti haline gelmesini önlemenin en iyi yolu gerçek prensesleri ve nasıl bir hayat yaşadıklarını anlatmaktır.


Duyduğumuz duymadığımız birçok prenses var kitapta. Prensiyle evlenmek yerine korsanlığı seçen güzeller güzeli Alfhild, orduya önderlik eden Pingyang, ne kadar biraz aşırı kaçtığını düşünsem de kocasının intikamını alan Olga (tabii kendini koruması ayrı konu), Cengiz Han'ın soyundan gelen ve Kubilay Han'ın yeğeni, güreşte yenilmeyen Khutulun, aşkıyla gücü ele geçiren Hürrem Sultan (anlatmama gerek var mı?) ve niceleri bu kitapta yer alıyor.

Ya yanlış insanları sevdiler ya çok sayıda insan sevdiler ya da insanları yeterince sevmediler.

Hepsinin hikayesi “Bir varmış, bir yokmuş,” diye başlıyor olabilir, ancak her zaman “Sonsuza dek mutlu yaşadılar,” şeklinde bitmiyor.


Ben kitabı sevdim. Bazılarında nasıl daha önce bunları duymadım deyip internet araştırmasına girdim. İlk defa tarihi bir kitabı sıkılmadan - hatta uykum gelmeden okumuş bulunmaktayım. Kitabı okuyun derim, hiçbir şekilde zamanınızı kaybetmemiş olursunuz.

Bakışları ile eritebilecekleri erkeklere  mızraklarıyla saldırmışlar, bunu yaparken de cilveleşmeyi değil ölümü düşünmüşlerdi.

Gelelim kitabın genel bakışına. Kapağı biraz karanlık ve ben tabii ki de böyle kapaklara bayılıyorum. Siyah arka planın üstünde yüzü tam görünmeyen bir bayan ve ölesiye güzel bir yazıyla yazılmış Kötü Prensesler yazısı. Kitabın içinde her prensesin ait olduğu bir kategori var; savaşçı prensesler, deli prensesler... tabii bu kategori adları da güzelce yazılmış ve her prensesin hikayesinin üstünde amblem var. Bazı hikayeler kısa kısa yazılmış ve bu hikayelerin kenarlarına sayfa süsü yapılmış. Çok hoşuma gitti. İnsan takık olmasın böyle şeylere. Başka bahsetmediğim bir şey kaldı mı? Zaten Yabancı'nın kitaplarından  birini illa okumuşsunuzdur; yazısı güzel, rahat okunur, yazım yanlışları yok... Gayet güzel bir kitap anlayacağınız.

Hiç kimse çocuklarının doğuştan kazandıkları hakların tehlikede olduğunu gören bir anneden daha tehlikeli olamazdı.

Yazıyı bitirirken amma çok güzel dediğimi düşünüyorum. Güzel ama ne yapabilirim?!
Başının kesileceği platforma çıkarılmadan önce kaderine teslim olmuş gibiydi ve kendisini öldürmenin kolay olacağıyla ilgili celladına şaka yaptı. Ellerini ufak beyaz boğazının etrafına yerleştirerek, “Küçük bir boynum var,” dedi gülerek. 




RELATED POSTS

0 yorum