7. Gezgin Kitap Kardeşliği ile Blog Turu 4. Gün Aşkın Gölgesi Kitap Yorumu
Kitabın Adı: Aşkın Gölgesi
Yazar: Gülşah Elikbank
Sayfa Sayısı: 337
Basım Yılı: Nisan 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Sayfa Sayısı: 337
Basım Yılı: Nisan 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Tüm kitabı kalbimde bir sızıyla okudum. Yazar öyle bir
anlatmış ki insan kendini Zeynep’in yerine koymadan edemiyor; onun için
üzülüyor, onun için ağlar hale geliyorsunuz ister istemez. Bir yandan da
düşünmeden edemiyorsunuz.
Ya bunlar benim başıma gelseydi başkasına anlatabilir
miydim ki? Ya bunlar annemin başına gelseydi? Daha çok mu üzülürdüm, bana
anlatmadığı için kızar mıydım yoksa onu bağrıma basıp yaşadığı tüm acıları
unutmasını mı sağlardım? Bu kitap kesinlikle Türk yazarlara karşı olan ön
yargımı aldı götürdü. Beni bir güzel ağlattı da… Bunun için yazara kızsam mı
bilemedim.
Ece (adaşım) 17. yaş günü ve annesinin gelişini
kutlamak için bodrum katından şarap almaya karar veriyor. Annesinin en sevdiği
şarap… Kilere girdiğinde köşede duran toz içinde kalmış ve kapağı da tam
kapanmamış bir sandık görüyor. Biliyor ki temizlik hastası annesi bunu görse
delirecek; temizlikle uğraşan hizmetlileri Olga’yı azarlamasın diye kendisi
temizlemeye karar veriyor. Tabii içine bakmadan da edemiyor. İçinde bulduğu ise
sadece bir mektup ve kimin yazdığı belli olmayan bir kitap.
Annesinin gelişine daha 5 saat olduğu ve uykusuzluktan
sızmamak için başlıyor kitabı okumaya. Kitabı okudukça Zeynep karakterinin
aslında annesi Esma olduğunu fark ediyor. Kitap annesinin hiç bilmediği
yanlarını ve şu zamana kadar içinde taşıdığı üzüntülerini ve sırlarını anlatıyor.
Ahmet ile olan aşkı, yaşadığı hayal kırıkları, pişmanlıkları, acıları bir bir
ortaya çıkıyor kitap ile birlikte…
- spoiler-
Daha önce kötü karakterleri sevmişliğim vardır ama
burada tam anlamıyla nefret ettim. Öncelikle Canan’dan bahsetmek istiyorum. Kız
Zeynep’in sözde en iyi arkadaşı ama bir yandan da Ahmet’i seviyor. Tamam
olabilir böyle bir şey sevebilirsin ama yaptıklarını düşündükçe… Bir kaşık suda
boğası geliyor insanın. Hele bir olay var ki… Kedisini zehirliyor Zeynep’in.
Minicik Kartopu’nu, bunun üstüne de soluğu Ahmet’in yanında alıyor… Daha neler
yapmıyor ki anlatmakla bitmez ama onu o şekilde önümde pişkin pişkin gülerken
görsem, içtiği bira şişelerini suratında parçalardım açık açık söyleyeyim.
Diğer nefret ettiğin karakter ise Ahmet oldu. Bir an dedim
kendi gerekçeleri var ama saçma geldi bu gerekçeler bana. Madem bu kızı bu
kadar çok seviyordun o zaman her zorluğa katlanacaktın!! Yok yani empati falan
besleyemedim hiç. Tiksindim adamdan o derece.
Sevdiğim karakter var mıydı? Elbette. Berk… Sanırım
üzüldüklerim kategorisine de alabilirim Berk’i. Zeynep’i ilk görüşte sevmeye
başlayan ve bundan hiç mi hiç vazgeçmeyen biri o. Ama ne yazık ki sonuçları
çaba vermiyor. En azından kitabın sonunda benim yorumladığım kadarıyla böyle.
Tabii aklımdan ben Zeynep’le Berk’i evlendirdim problem yok yani.
- spoiler-
Kitap kesinlikle
önerilerim arasında yerini alıyor. Hiç düşünmeyin bile direk alın kitabı.
Çekilişimiz hala devam etmekte, imzalı kitabı kazanan talihli olmak isterseniz
sizi çekişimize bekleriz.
"Bırak saçlarını rüzgara
İstanbul'un,
bu şehirde aşksız ve rüzgarsız yaşanmaz." |
0 yorum