Robin Williams...
Ünlülerden biri öldüğünde genellikle Allah rahmet
eylesin derim geçerim. Ama sabahın köründe erkenden hazırlandığım için (ilk
defa) bir facete gezineyim dedim. Gördüğüm şeyin ilk başta şaka olduğunu sandım
(genellikle öyle oluyor çünkü) ama maalesef değildi…
Ben bu adamın filmleriyle büyümüşüm, her filmine
hayran kalmışım, dizisini bile sırf o var diye izliyorum… Nasıl oturdu içime
anlatamam. Ciddi ciddi bir üzüntü içindeyim birazcık da hayal kırıklığına
uğradım yitip gitti diye. Otopsi sonuçları intiharı gösterirse üzüntüm daha da
katlanacak. Filmleriyle insanları mutlu eden bir adam mutsuz olduğu için
ölüyorsa…
Oturayım en sevdiğim filmlerini izleyeyim dedim,
hatta etkinlik yapayım bunun için… Ama uygun görmedim, göremedim. Zaten çok
fazla mutsuz şey olurken hayatta bari onun filmlerini izleyip güleyim, anayım
dedim yine de olmadı… İnsan mutsuzken gülemez ki.
Sen herkesin kalbinde yeri olan bir adamsın; sen Ölü
Ozanlar Derneği’nde herkesin istediği hocasın; sen Jumanji’den geri dönen hafif
kafayı sıyırmış, maceracı adamsın; sen Patch Adams filmiyle herkesin mutlulukla
iyileşebileceğine inanan insansın… Seni unutabileceğimizi sanmıyorum Robin
Williams… Ruhun şad olsun.
- Keating: Bay Pitts, neredesiniz? Kitabını sayfa 542′ye aç. Şiirin ilk dörtlüğünü oku.Pitts: Vaktini İyi Değerlendiren Bakireler mi?Keating: Evet, o şiir. Size uygun değil mi?Pitts:“Henüz vaktin varken tomurcukları topla.
Zaman hâlâ uçup gidiyor.
Ve bugün gülümseyen bu çiçek,
yarın ölüyor olabilir.”Keating: Sağ olun, Bay Pitts. Henüz vakit varken tomurcukları topla. Bu duygunun Latince ifadesi, Carpe Diem. Ne demek olduğunu bilen var mı?Meeks: Yaşadığın günü kavra.Keating: Yaşadığın günü kavra! Henüz vakit varken tomurcukları topla. Yazar bunu neden yazmış?Öğrenci: Acelesi var.Keating: Bilemediniz. Ama önemli olan yarışmaktı. Çünkü hepimiz solucan yemi olacağız, arkadaşlar! Buna ister inanın, ister inanmayın, her birimiz bir gün nefes almayı kesecek ve öleceğiz. Şimdi öne doğru bir adım atın. Ve geçmişten gelen bu yüzleri biraz inceleyin. Onlara daha önce ciddi olarak bakmadınız. Sizden pek farklı değiller. Aynı saç modeli. Tıpkı sizler gibi hormonlara sahipler. Sizler gibi yenilmez hissediyorlar! Dünya onlar için bir istiridye. Çok büyük şeyler başaracaklarına inanıyorlar. Sizler gibi gözleri umutla dolu. Peki yapabileceklerini yapmak için yaşamaya acaba çok geç mi başladılar? Çünkü bu oğlanlar artık çiçeklere gübre oldu. Ama eğer dikkatle dinlerseniz size fısıldadıklarını duyarsınız. Yaklaşın. Dinleyin! Duyuyor musunuz? Carpe… Carpe… Carpe Diem… Yaşadığınız günü kavrayın, çocuklar. Hayatınızı olağandışı yapın!
0 yorum