Beni Seç! Beni Seç! Beni Seç!
BENİ SEÇ - KIERA CASS
"...Kitabı bitireceğim diye yorulmuş olabileceğinizden dolayı..."
sözü sanırım şu anda tam olarak beni tarif ediyor. Yazar kitabın teşekkür
bölümde (son sayfa) bunları dile getirmiş ve ertesi sabah erkenden kalkmam
gerektiği halde, gecenin dördünde kitabı bitirdim.
Ertesi gün de hemen Elit'e başladım ve o da bitmiş durumda. Elimden nasıl
bırakacağımı bilemedim ve şimdi yazarın diğer kitabı The One'ın çıkmasını
beklemem gerekiyor.
ARKA KAPAK
Bir prens nasıl tavlanır?
Illéa ülkesinde tüm genç kızlar
doğdukları günden beri sınıf atlamanın peşinde. Paha biçilmez mücevherlere, göz
alıcı elbiselere ancak bu şekilde sahip olabilecekler. Bunun için tek bir
şansları var: SEÇİM. Kıyasıya bir mücadeleyle geçen Seçimi kazanmanın tek yolu
Prens Maxon'ı kendine aşık etmek.
America içinse Seçim, bir
kabustan farksız. Bu yarışa girmeyi kabul ederse, kendisinden aşağı sınıftan
olduğu için herkesten gizlediği aşkı Aspen'i arkasında bırakmak zorunda
kalacak. Öte yandan bu, ailesinin tek kurtuluş şansı.
America saraya adım atar atmaz,
kendini esrarengiz bir dünyanın içinde bulacak. Saray hiç de dışarıdan göründüğü
gibi olmayacak.
35 kızın katıldığı vahşi bir
yarış nasıl kazanılır?
"Açlık Oyunları ile The
Bachelor arasında bir yerde
duran bu roman öyle eğlenceli ki. Yazar, America'nın gizli, ilk aşkının külleri
sönerken America ve Prens Maxon arasında gelişen kimyayı öyle ustaca kurmuş ki,
okumaya doyamıyorsunuz."
Publishers Weekly
"Kiera Cass'in ilk romanı Beni Seç, reality şov ve
distopik bir peri masalının mükemmel sentezi."
Kiersten White, Paranormal
Detaylı ve bir
o kadar da spoilerlı yorumum:
America Illéa'da
yaşayan beşlerden biri. Geçimini ailesi gibi şarkı söyleyerek ve müzik aletleri
çalarak kazanıyor çünkü "5"'lerin yaptığı bu. Yakışıklı ve bir o
kadar da çalışkan - Mer'in kalbini çalan genç - ise bir altı... (Aspen) Diğer kast
sistemlerinde olduğu gibi diğer sınıfların birbirleriyle olması çok zor.
Illéa
anlaşıldığı gibi kast sistemiyle yönetilen bir krallık. Mer ve ailesi zar zor
geçinirken altı ve yedilerin durumu daha vahim. Sekizler ise... onlar sokakta
yaşamaya mahkum alt sınıfında altı.
Halkın umudunu
yükselten tek şey ise Seçimler. Ülkedeki her kız sınıfı ne olursa olsun
Seçimlere katılabiliyor ve prensi ve tacı kapabiliyorlar. Tabii bunun için ilk
35'e girmek ve prensin kalbini çalmak gerekiyor.
America da annesi ve Aspen'in
iteklemesiyle yarışmaya katılıyor ve bilin ne oluyor : Seçiliyor! (Aspen ile
ayrılıyorlar ne yazık ki... Neden Seçim değil daha çok Aspen'in Mer'e
bakamayacak
olması)
Zaten bundan sonra da esas
heyecanlı olay başlıyor. Saraya giden Mer kriz geçirdiği bir anda kendini
bahçeye atmaya çalışıyor (Bahçeye çıkmak yasak çünkü krallıktan memnun olmayan
asilerin her an saldırma ihtimali var ). Muhafızları geçemediğini düşündüğü
anda Prens Maxon <3 imdadına yetişiyor ve böylece tanışıyorlar.
Maxon ile America'nın kahvaltıda yaptıkları
iddia çok hoşuma gitti. Atışmalar her zaman hoşuma gider zaten. İddianın konusu
Mer'in kardeşinin çilekli turtayı yediği zaman ağlayıp ağlamayacağı. Mer
kazanırsa pantolon giyebilecek, Maxon kazanırsa Mer'den randevu koparacak!
Maxon iddiayı kazanıyor ve yürüyüşe çıkıyorlar. Mer burada prense arkadaş olma
teklifini sunuyor ve Maxon'da kabul ediyor. Nazik Maxon kazansa bile Mer'e pantolonları yolluyor. Daha sonraki büyük olay ise
Aspen'in saraya gelmesi, üstelik muhafız olarak! Yani o artık bir 2. Tam da Mer
Maxon'dan hoşlanmaya başlamışken aklı feci derecede karışıyor. Kimi seçecek?
Çocukluğundan beri tanıdığı ve sevdiği Aspen'i mi , yavaş yavaş tanımaya
başladığı ve onun gerçekten hoş biri olduğunu farkettiği Maxon'ı mı? İşler onun
için hiç kolay olamıyor. Kızlar 6 kişiye indi ve Mer'in en kısa sürede bir
karar vermesi lazım.
ALINTILAR
Kraliyet ailesinden
olmak istemiyordum. Birinci sınıf olmak da istemiyordum. Hatta kılımı
kıpırdatmak bile istemiyordum.
"Seni seviyorum."
diye fısıldadım.
"Onu geri çevirmeme izin
vermeyecekler. Hiçbir şey için."
Hoşça kal, Aspen.
YAŞASIN KIZIL KAFALAR!
"Ben... Nefes alamıyorum."
"Senin için öyle. Güzel
kafesini aynı şey için kavga eden otuz dört erkekle doldur. O zaman gör bakalım
hoşuna gidecek mi."
"Planım, sen bana tekmeyi
basana kadar yemeklerin keyfini çıkarmak."
Diz tekmesi. Cidden.
Majestelerinin uyluğuna dizimi geçirmiştim. Tüm gücümle.
"Eğer
sana aşık olmamı istemiyorsan, bu kadar tatlı görünmeye bir son
vermelisin."
2 yorum
ya acaba önerdiğim kitaplar gibi bi bölüm yapabilir misin :)
YanıtlaSilTabii ki en kısa zamanda yapmaya çalışacağım :)
Sil