GKK ile Blog Turları #18 | Köle - Işıl Parlakyıldız | Kitap Yorumu
Kalınlığına rağmen köle kitabı çabucak bitti. Karakterlere
bir sinirlenip bir üzüldüm. Değişik duygular içindeyim. Öncelikle Türk yazar
konusunda herkesin olduğu kadar benim de çekincelerim var. Hatta çoğu kişiden
daha önyargılıyım. Ama bu kitap beni ilk sayfasında esir aldı.
“Sizce yatağıma giren kadınların kaçı istemeyerek geliyor? Ben
cevap vereyim: Hiçbiri.
Ve bir soru daha: Sizce kaçı zevk almadan yatağımdan çıkıyor?
Cevap vereyim: Hiçbiri.”
Kitap 24. yüzyıl başlarında geçiyor. Savaşlar sonucunda
düzen yıkılmış, kargaşa çıkmış, kölelik başlamış. Barış yanlısı bir adam çıkıp
da her şeyi düzene sokana kadar bu böyle devam etmiş. Sonucunda yeni bir
krallık kurulmuş, ilk olarak köleleri koruma amacıyla olsa da kölelik yasal
hale gelmiş. Biz de kitapta birbirinden çok ayrı kutuplarda olması gereken köle
ve bir prensin aşkını okuyoruz.
Kitap kapağını sevdim. Kelebeklere bayılırım zaten. Tek sıkıntım zincirlerde olaymış kanatlarda... Ama anlamı güzelmiş kapağın o yüzden batmadı gözüme hiç. Zaten siyah kırmızı uyumu iyidir. Kitap kalın ama bana gayet uygun göründü. Daha kalın olsaymış onu da okurdum kesin ben.
“Bir prense aşık olmak ölümle anlaşma yapmaktır.”
“Bir prense aşık olmak ölümle anlaşma yapmaktır.”
Kitapta her ne kadar eski zamandaki gibi haremler, krallık
falan olsa da teknolojik aletler hala mevcut. Hayallerimde tam sarayları
canlandırmışken karşıma çıkan telefon, laptop gibi şeylerde hayallerimi yıkmak
zorunda kaldım kaç kere. Yada Edward’a çok yakışacağını bildiğim smokinler yada
eşofmanlar… Biraz sitem edermiş gibi yazdım ama aslında çok hoşuma gitti. Farklı bir havası vardı. Bayıldım kısaca.
Kitap çok güzel, güzel olmasına ama Edward için puan
kıracağım ben bu kitaptan. Kitaba puanım beş ama Edward’ın hareketleri onu ne
kadar sevsem de bazen beni çileden çıkardı. Kaç kere düzel be adam dedim
bilmiyorum. Aslında karakteri çok yerindeydi. Böyle yapmayın bak çok pişman
olursunuz mesajı vardı ama bu delirmeme engel olmadı. Birkaç kere kitabı
sinirle kapadım hatta. Tabii böyle olmasaydı herkes her şeyi hemen söyleseydi
kitap hiç olmaz iki sayfada biterdi. Neyse spoilerlara girmemek için susuyorum
ben. Okuduğum kadarıyla da kitabın ilk baskısı bitmiş bile. Yazara
başarılarının devamını diliyorum ve yorumumu sonlandırıyorum.
“Kız biraz olsun kendini frenleyebilseydi ölmek zorunda
kalmazdı. Haddini bilmeliydi. Hayaller kurmak ona zarar verdi. Evet, siz
haklısınız trajikomikti.”
Kitabın
Adı : Köle
Yazarın
Adı: Işıl Parlakyıldız
Sayfa
Sayısı: 744
Yayınevi:
Müptela Yayınları
Kudretli bir prensin bir köleye duyduğu tutku... Bir kölenin efendisine olan aşkı...Veliaht Prens Edward, yatağını nice kadınlar süslerken, aradığı tutkuyu kölesinin gözlerinde bulduğunda âşık olabileceğini hiç düşünmemişti. Aslında Prens Edward’ın aklını kurcalayan sorunun yanıtı gayet basitti: İkisi de sadece bedenlerinde özgürdüler. Ne Edward bir prensti ne de Jaymie bir köle... Dudakları, gözleri, elleri özgürce konuşuyordu. Sevişmeleri, birbirlerine haykıramadıkları, söylemek isteyip susmak zorunda kaldıkları cümlelerdi.
Her istediğini elde etmiş bencil bir prens, bir kölenin aşkıyla baş edebilecek mi? Aşkları için geleneklere karşı savaşırken engelleri aşabilecekler mi? Kaybedişi, intikamı ve pişmanlığı yaşarken sevgileri yeniden doğru yolu bulabilecek mi? Şehvetin, masumiyetin ve acının derinlerinde; aşkın her hâlini anlatan bir hikâye...
0 yorum