Aşka Düşüş - Lauren Kate
Düşüş serisinin karakterlerinin Sevgililer Günü maceralarına hoş geldiniz! Ara kitap niteliğinde olan Aşka Düşüş de Shelby, Miles, Roland, Arriane, Daniel ve Lucinda'nın Sevgililer Günü'nü ziyaret ediyoruz.
BİRBİRİNİ SEVEN SEKİZ GENÇ
DÖRT FARKLI HİKAYE
ÖZEL BİR GÜN
Herkesin aşk hikayesi farklı...
Kimi beklenmedik. Kimi karşılıksız. Kimi yasaklanmış. Kimi sonsuz.
İşte Lauren Kate'in hayranlık uyandıran DÜŞÜŞ karakterleriyle
Sevgililer Günü'ne özel olarak kaleme aldığı bu romanda da buna tanık olacaksınız!
Kitap hala Tutku'da ki zamanda geçiyor
yani geçmişte. Hikayeleri teker teker ele alacağım ama spoilersız anlatmamım
imkanı yok. Yani bundan sonraki yazı spoilerlı! Bu demek oluyor ki yine kendimi
tutamadım ve yazdım da yazdım. Demedi demeyin. Ama ondan önce bu kitap için
seçtiğim şarkı:
Augustana - Counting Stars
Spoiler!
İlk hikayemiz Shelby ve Miles'ın Sevgililer Günüyle
ilgili. Bölümün ismi de
"Beklenmeyen Anda Gelen Aşk".
Yani gerçekten de beklenmeyen bir anla geldiğini
söylemek zorundayım şu ana kadar Miles ile Shelby'i yanyana hiç düşünmemiştim.
Hayır efendim bir an bile böyle bir şey aklımdan geçmedi. Miles ve Shelby en
son Daniel'ın duyurucusuyla geri şimdiki zamana döneceklerdi ama bir yanlışlık
sonucu kendilerini Orta Çağda buldular. Hem de Sevgililer Günü civarında.
Bazı gelişmeler sonucu Miles o kafasından çıkarmadığı
şapkasını kaybediyor ve Shelby o andan itibaren resmen Miles'ın farkına
varıyor. Eh oldukça hoş çocuk farkına varsın bir zahmet. Şu anda böyle sakince
yazabiliyorum ama ilk okuduğumda nasıl sinir olmuştum. Tamam Miles mutlu olsun
ama ben onu kimseye vermeye razı değilim ki! Nasıl kıskançlıktan delirdim
anlatamam.
Kendi zamanlarına dönmek için yeni bir
duyurucu bulmak zorundalar ve bunun için bu zamandaki meleklere bakınıyorlar. E
tabii Luce'a denk geliyorlar. Daniel tarafından terk edilmiş zamanın Luce'u
oldukça üzgün. Shelby gerçek dost olduğunu yeniden kanıtlıyor ve Luce'a yardım
etmeye karar veriyor.
Bunlarda bölümün alıntıları :
"Duyurucuların içindeyken yokluğunu
çektiğin şey dudak koruyucusu muydu?"
"Yapamam... Özellikle bana böyle
bağırmaya devam edersen..."
"Artık adamın peşine düşmek
zorundayız," dedi Miles çaresizce.
"Aşk Tanrısı'nın kupası bu olmalı."
"Luce! Aşkın aptal bir kitaptan daha
güçlü olduğunu bilmiyor musun?"
"Aşka inanmıyor musun? Senin bir
kalbin yok mu?"
"Seni ve beni kastetmiştim. Buradaki
halimiz hoşuma gidiyor."
"Sevgililer Günü'nü son derece romantik bir yerde hoşlandığım kızla birlikte geçirebileceğimi düşündüm."
"Roland'ın Sevgililer Günü" ile diğer hikayeye geçiyoruz. Meğersem bu zamanda Roland'ın bir sevdiceği varmış. Rosaline... Roland kendine engel olamıyor ve kendini Rosaline'in yaşadığı yerde buluyor. Gizli gizli buluştuğu yere yani Rosaline'nın yatak odasına atıyor kendini. Tabii bu arada sakarlığı üstünde olan Roland önce bir kuleden düşüyor. Geçmişi hatırlıyor, neden ayrıldıklarını falan. En sonunda karşısına çıkmaya karar verince görüyor ki Rosaline evlenmiş ve bir çocuğu var, bir tanesi de yolda. Dram... Dram... Dram...
Roland Lucinda Price'ın ne yaptığını
bildiğine inanıyordu. Ne yaptığını bilmediğinde bile o hep doğru olan şeyi
yapardı.
Roland bunun
henüz farkında olmadıklarını düşünüp sırıttı.
Dirseğinin etrafında doğrulurken Cam'in
yeşil gözleri şaşkınlıkla ve dikkatsizce bakıyordu. Şelalenin durmaksızın
vurduğu vücudu morarmıştı. Fakat en kötüsü, kanatlarıydı...
"Senin bir hayatın yok. Sen öteki tarafı seçen
cennetten kovulmuş bir meleksin. Sen bir şeytansın."
"Aşk Cehennem demek."
"Arriane'nin Sevgililer Günü" devam eden hikayemiz.
Dur bir dakika. Sanırım yanlış anladım.
Arriane Tess'e mi aşık?! Kitaptaki en iyi
hikaye ödülü açık ara farkla Arriane'e gidiyor. 2 aşık, ilk görüşte aşk ama
biri iyi, biri kötü tarafta. Birlikte olmaları çok zor. En sonunda ayrılmaya
karar veriyorlar ama Tess buna dayanamıyor. Ve ne yapıyor dersiniz, kanatlarını
koparmaya çalışıyor! Bunu görünce şok geçiren Arriane ne pahasına olursa olsun
onun elinden yıldız iğnesini almaya çalışıyor. Bu anda da Arriane'nin
boynundaki izin nasıl olduğunu öğreniyoruz...
"Bu kişi küçük bir şeytanmış."
"Biliyor. Ve beni geri
istiyor."
"Ruh eşim olarak bana katıl, Arriane.
Bana katıl ve Cehennem'in kademelerindeki yerini al."
"En azından Daniel'ın aşkı sevdiği
kişinin kendi doğasına ihanet etmesini gerektirmiyor."
"Bundan o kadar emin misin?"
Belki de aşk kişinin kendi kendine yalan
söylemesiydi.
"Kalbimi kırdın, Arriane. Beni sen
iyileştiremezsin."
Tamam sırada Daniel ve Luce var. Lucinda Orta Çağ zamanına gelir ve Luce'u ele geçirir. Bu sayede Daniel ile geçirebileceği tek Sevgililer Günü'ne kavuşmuş olur. Daha önceden Luce ve Daniel'a yardım etmeye karar vermiş olan Shelby ve Miles en klasik şiiri Luce'a yazarak onu Sevgililer Günü'ne davet ederler. Klasik ama Luce'un yemeyeceği bir şiir. Daniel'ın böyle bir şey yazması zaten imkansız. Yine de şenliğe giden Lucinda'nın aradığı şeyi bulduğunu söyleyebilirim.
Güller kırmızı Roses are red
Menekşeler mor Violets are blue
Şeker tatlı Sugar is sweet
Sende öylesin And so are you
Bu gece
seni arayacağım. I will look for you tonight
Sevgiler,
Daniel
Love, Daniel
Luce neredeyse kahkaha atacaktı. Bu Daniel'ın asla yazmayacağı
bir şeydi.
Maskesinin altından zümrüt yeşili gözler
onunkilere kenetlendi.
"Bir erkeğin hayal gücünü harekete
geçirebilir."
Hiç birinin bizi izlediği hissine
kapılıyor musun?"
Daniel gülümseyerek, "Her
zaman," dedi.
"Belki de bizim koruyucu
meleklerimizdirler," diye mırıldandı Luce şakayla.
"Hiçbir şey. Sadece öp beni, hiç
durmadan öp."
1 yorum
Merhaba,
YanıtlaSilYazılarınız ve resimleriniz çok güzel sizi takibe aldım.
Sizide bloguma beklerim
Sevgiler,
http://hayatimakyajla.blogspot.com.tr/