Gezgin Kitap Kardeşliği ile Blog Turları #28 'Kızıl Ateş' || Kitap Yorumu
Herkese merhaba! Yepyeni
bir turla, “Kızıl Ateş” ile sizlerleyiz. Lafı hiç uzatmadan konuya geçmek istiyorum
ben.
Her şey 1863 yılında,
bizim dünyamıza çok benzeyen başka bir gezegende, Osiris adlı serumun icat
edilmesiyle başladı. Bilim adamlarının
geliştirdiği bu karışım insanların büyü yeteneklerini ortaya çıkarıyordu. Tabii
ki insanların aç gözlülüğü nedeniyle bu serum kısa sürede ortadan kaldırıldı.
Beklenmeyen sonuç ise büyünün ailelerden çocuklarına geçmeye başlaması oldu. Zengin
büyü gücüne sahip aileler güçlerini arttırmaya başladılar. Zengin gücü olan bu
insanlar kendi hanedanlıklarını kurmaya başladılar.
“Seni tanıyorum-“
“Hayır, tanımıyorsun.
Beni savaştan önceki çocuk halimle biliyorsun.
Söyle bana, şimdi neyim
ben?”
“Bir seri katilsin.
Yetenekler çok fazla ve çeşitlere ayrılıyor. Enerkinetikler,
fulgurkinetikler, akyakinetikler... Bunun yanında güç derecesine göre de bir
sınıflandırılma mevcut. Düşük, ortalama, dikkat çeken, önemli ve lider. Sizin
de anlayabileceğiniz gibi liderler en üst seviyede ve bu kişiler genelde
askeriye gibi yerlere alınmak isteniyor.
Gelelim ana konumuza. Nevada insanların yalan söylediğini
anlama gücüne sahip. Bu gücünden çok az kişinin haberi var. Kızımız yirmi beş
yaşında bir dedektif. Şirketi her ne kadar kendileri kurmuş olsa da bir şekilde
Montgomary Uluslararası Araştırmaların bir kuruluşu olarak çalışmaya başlamış.
Ve şimdi bu kuruluşun Nevada’dan bir isteği var. Yoksa emri mi demeliyim?
“Zenginsin değil mi?”
“Evet.”
“Odanın havalandırmasını
falan yaptıramadın mı?”
“Burada saatlerce
oturmayı beklemiyordum. Eğer sıcakladıysan sütyenini çıkarmaktan çekinme.”
Adam Pierce, bir bankayı soymaya çalışırken güvenlik
görevlisini öldürmüş olan kaçak bir hanedan üyesi. Ailesi ne olursa olsun onun
bulunmasını istiyor. Polislerden önce! Yoksa oğullarını bir daha hiç
göremeyecekler. Aile MUA’ya baş vurunca MUA’da çareyi Nevada’ya bu işi vermekle
buluyor. Her ne kadar bunu kabul etmek istemese de şantaj sonucu artık
görev Nevada’nın.
Şöyle bir sıkıntı var ki Adam bir lider. Pirokinetikler yani
ateş gücüne sahip olan kişiler eğer ortalama sınıfındaysa yirmi dokuz litrelik buzu
bir dakikada eritebiliyorlar. Adam ise aynı sürede yetmiş kilo paslanmaz çeliği
eritebiliyor! Nevada’nın başı cidden dertte.
“Kolundan ucuz bir
sihirbaz gibi sağlam bir kurdele çıkarıp beni onunla bağlayacağını ve
bodrumunda zihnen işkence fetişini yerine getireceğini bilsem senin vururdum.
Defalarca.”
Üstelik derdi bununla da bitmiyor. Adam’ın peşinde bir kişi
daha var. Conner, diğer ismiyle Çılgın Rogan. İnanılmaz bir büyü gücüne sahip
olan bu adamla Nevada’nın yolları kesişiyor. (ama ne kesişme)
Kitabın genel tanıtımına geçelim hemen. Ben kapağa bayıldım!
Gördüğüm anda (konusunu daha okumadan) aklıma kazındı görüntüsü. Belki bunun
nedeni oynadığım oyun türlerine benziyor oluşundandır ama kitabın konusuna uyduğuna
dair garanti verebilirim size. Kitap daha basılmadan yollandığı için kapağı
canlı görmedim ama bana resmi de yetti. Yazılar akıcı, çeviri çok güzel, birkaç
yazım hatası dışında hiçbir sorun yok. Zaten en azından bir Yabancı kitabı
okuduysanız stilini biliyorsunuzdur.
“Aileni unut ve benimle
uçurumdan atla. Beraber uçarak uzaklara gideriz.”
Öne doğru eğilip
yanağından öptüm. “Bu akşam olmaz. Eğer kanatlarım çıkarsa belki bir gün.”
Okumanızı tavsiye edeceğim bir seri. Kaçırmayın derim.
0 yorum