Bir Kitap Delisinin GünlüGü

Cloudy With a Chance Of Meatballs 2 - Köfte Yağmuru 2 (2013)

18:31 Keiradaisy 3 Comments Category : Film

Sherlock

13:50 Keiradaisy 4 Comments Category : Dizi

Diziyi yapanlar ne güzel yapmışlar öyle. Bir sezon en fazla 3 bölümden oluşuyor, bir yıl bekliyoruz yeni sezon gelsin diye. Ne iyi değil mi ? (҂⌣̀_⌣́)ᕤ

Tamam bölümler 80 küsur dakika olabilir ama yetiyor mu? Yetmiyor. Türk dizileri gibi olsa keşke bir sezon 80 - 90 bölüm (╥﹏╥)

Dizide modern zamanda işlenen konu, Sherlock Holmes hikayelerinden uyarlanma. Yani kafadan uydurma yerine orjinal hikayeleri modernleştirerek çekmişler. Modernleştirme konusunda ya batıracak ya da çok güzel bir şaheser sunacaklardı bize ki çok iyi yapmışlar diyebileceğim bir sonuç çıktı ortaya. Haliyle Sherlock İngiliz olduğu için nefis bir İngiliz aksanı -işin komiği İngiliz aksanı olduğu için eleştirilmiş dizi- olan Benedict Cumberbatch, Sherlock rolünü oynuyor.Yakışmış mı? Hem de çok. Normal Sherlock'a göre daha genç ve çok yakışıklı olabilir ama katlanacağız artık... ♥(ˆ⌣ˆԅ)

Sherlock: I said can you pass me a pen?!

John: What? When?

Sherlock: About an hour ago

John: didn't notice i'd gone out then...

Sherlock'un açılış müziği de çok hoşuma gidiyor. Başka bir melodi uymaz diye düşünüyorum.

Watson'la olan çekişmeleri ve bromanceleri beni benden alıyor zaten.

3. sezonunda olan Sherlock 2 bölümünü yayınlamış durumda ve bir bölüm sonra yine sezonu kapatıyor. Filmleri ve diğer Sherlock temalı olan Elementary'i izlemiş olan ben en çok bunu öneriyorum. Tabii filmleri ayrı bir güzel ama birinci sırada kesinlikle Sherlock yer alıyor.

Not: Ben bu yazıyı yayınlayana kadar 3. bölümde geldi ve bildiğin 2 günde gıdım gıdım izleyerek bitirdim.Son 15 dakikasını başka güne bırakmıştım dayanamadım izledim... Bu yüzden dalgada geçtiler benimle. ⁀⊙﹏☉⁀

Ben psikopat değilim. Yüksek işlevli bir sosyopatım. Araştırmanı yap! (tamam psikopatla manyak ayrı bir şey olabilir ama ben o an bunu görmüyordum bile. )

Bu arada John ve Sherlock'un sitelerini de bulmuş bulunmaktayım hani şu dizide sürekli bahsettikleri. İsimlere tıklamanız yeterli. Ne yazık ki Sherlock artık siteye yazı yazar mıymış belli değil :D Daha çok John'un yazılarıyla ilgilenildiği için kıskanmış biraz :

Not sure I can be bothered with this anymore. You all seem to be far more interested in John's blog. Not one of you have read my analysis of tobacco ash so I've taken it down.

Spoilerlı bir bölümde ekleyeyim dedim ama benimki yazı yerine resimli bir spoiler olacak ve genellikle 3. sezon :

Rise of The Guardians - Efsane Beşli (2012)

22:02 Keiradaisy 1 Comments Category : Film

Takıntı Yaptığım Müzikler! No:4

20:34 Keiradaisy 0 Comments Category : Muzik

Detention - Katil Kim? (2011)

19:11 Keiradaisy 0 Comments Category : Film

Total Recall - Gerçeğe Çağrı (2012)

18:25 Keiradaisy 0 Comments Category : Film

Takıntı Yaptığım Müzikler! No:3

14:39 Keiradaisy 0 Comments Category : Muzik

Amnesia: The Dark Descent

15:04 Keiradaisy 0 Comments Category : Oyun

Yazın oturduk kuzenim ve arkadaşımla ne yapalım diye düşündük. Genelde toplanınca film izleriz bu sefer değişik bir şey yapalım dedik. Yükledim Amnesia'yı... Önce bir ne hakkında olduğunu öğrendim tabii. İlk survival horror oyunuymuş bu. Yani oyun korku oyunu ve canavarlar çıktığı zaman elinizden sadece dolaba girip -çömelip- saklanmak geliyor.

Daniel'ın (oyunda oynadığımız karakter) elinden daha bir sürü iş geliyor. Yani tam oynamak isteyeceğiniz bir karakter. Ne mi yapıyor? Çok karanlıkta bırakırsanız hayaller görmeye başlıyor, hatta bayılıyor -_-. Oyunun bir yerinde "Oyunda bir düşmana rastlarsanız, karşı koymayın, kaçın," deniyor. Başka bir yerde de "karanlığa kaçın, saklanın." Düşünün yani nasıl bir oyun olduğunu.

Grafikler ne kadar günümüz kalitesini yakalayamasa da laptobu birkaç kere elimden attığımı üzülerek söylemek zorundayım... Bensiz oynayan kuzenimin başına daha kötü şeyler geldi ki bir daha oyunu yalnız açamadı... Zaten oyunu kısa bir süre oynayabiliyorsunuz, aralıklı oynamak lazım kalpten gitmemek için. Elime silah verseler hiç korkmadan oynayacağım ama yok!

Oyunun konusu kısaca : Daniel -hani şu ayılıp bayılan- oynadığımız karakter. Oyun başında Daniel kendi hakkında hiçbir şey hatırlamayarak kale gibi bir yerde uyanıyor. Kalede dolanınca kendine yazdığı bir not buluyor. Notta 1839 yılında olduğunu, bir çeşit amnesia (hafıza kaybı) iksiri içtiğini ve kendisini kovalayan bir gölge olduğunu yazmış.Gölge durdurulmazsa, onun kendisini öldüreceği yazmakta. Bunun içinde Inner Sanctum adındaki bir odaya gitmesi gerekmekte. Oraya gidip birilerini öldürecek. Kalede dolaştıkça kendine yazdığı başka notlar buluyor ve anılarını hatırlamaya başlıyor.

Oyunun sonu farklı bitiyor. Yani gidişatınıza göre oyunun sonunu belirliyorsunuz.

-spoiler-

Oyunda bir su sahnesi var ki anlatılmaz yaşanır cinsten. Kesinlikle arkadaşlarınızla oynamanızı öneririm. Bizimkiler benden daha çok heyecan yapıp gecenin dördünde bağrışmışlardı bende anca o gazla geçebildim orayı. Tabii bölümü geçtikten sonra kapattık kalbim dayanmadı çünkü...

Su sahnesinde göremediğiniz bir canavar tarafından kovalanıyorsunuz. Yere basma lava olayı burada suya basma ölürsün olayına dönmüş anlayacağınız. Görmediği şeyden insan daha çok korkarmış o olay benim yaşadığımda.

-spoiler-

Arkadaşlarıyla skypeden görüşürken oyunu oynayan bir abimiz var ki bu oyun hakkındaki görüşlerimi tam olarak izah edebilir.

Ekşisözlük ve İtüsözlük'te o kadar güzel şeyler yazmışlar ki oraya da bir uğramanızı öneririm. Birkaç tanesi benden olsun:

Gamma ayarlarını yükseltmeden oynayamadığım bir oyun. Aksi takdirde kalpten giderim. Amnesia dehşet verici, korkunç ve gerçekten "ben korkmak istiyorum" diyenlere uygun. Yine de korku oyunlarıyla olan anlaşmazlığımı bozmaya ve bu oyunu inadına bitirmeye karar verdim.

capulcu

Ha bu arada başlarken böyle ben korkmam tripleri vardı bende nolur len dedim alırım sandalyeyi canavar manavar kafasına atarım ki bu arada sandalye şişe gibi şeyleri tutup atabiliyorsunuz. Sonra aldım elime bir sandalye odalara gidiyorum ama kardeşim bir gerilim bir nefes alış verişler ,rüzgardan açılıp kapanan kapılar, acayip acayip sesler falan sonunda yeter la deyip sandalyeyi yere atarak koştuğumu hatırlıyorum.

chladoceran

gece yarısı oynamayı bırak, sabahın köründe bile açıp oynayamadığım oyun.
aranızda ''ben korku filmlerine gülmek için gidiyorum'' ya da ''ben hiçbir şeyden korkmuyorum'' diyenler olabilir, ama bu oyun ciddi anlamda korkunç.

valky

Ve benim favorim:

Delikanlılığı bozan oyun.

Sakin bir adamım, çok ender duygusal tepki gösteririm. Gavur kısmısı stone cold der ya. Çoğu sıkıntılı durumda (kavga, sevgili tribi, ayağı sehpahanın kenarına çarpmak vs) pek sesim çıkmaz, kı*ım başım oynamaz. korku dolu oyun mazim da var bol bol. yeri geldi natural selection'da suratıma aliyen atladı, yeri geldi left 4 dead'de bacağımı zombi kemirdi. Kısaca karanlıktan fırlayan mahlukatlarla aram iyidir hani. Bu tür nitelikler ne yazık ki bu oyunda o kadar da işe yaramadı. Sebebini açıklayayım.

Öncelikle bu oyunun ana karakteri Daniel standart kaslı, güçlü, gözüpek, maço bir oyun kahramanı değil. Bir kere adamın aklı eksik. karanlıkta kaldı mı gaipten sesler halüsinasyonlar derken kendini kaybediyor. eli titriyor, ayağı yan basıyor, gözleri buğulanıyor. Bak daha ortada düşman yok. meşalenin sönmesi yeterli adamın bu hale gelmesi için.

Komşunun canıyla duran Daniel'ın düşmanlarına karşı kullanacağı silahlar ise sırasıyla şöyle:

1-) İrkilmek
2-) İnlemek
3-) Köşeye sinip titremek
4-) Yusuflayarak kaçmak

zunta

Not

İnternette resimlerine bakayım bari dedim. Resimleri görünce bile bir baş ağrısı saplandı...